Üretim planlama, işletmenin belli bir dönem içinde üreteceği ürün miktarının belirlenmesi ve kontrol altında tutulmasıdır. Üretim planlaması, hangi mamullerin, nerelerde, kimler tarafından, ne zaman ve nasıl üretileceğini gösteren planların hazırlanmasıdır. Üretim planlamanın amacı, üretimin aksamadan, düzen içinde yürümesini, gereksiz faaliyetlerin elenmesini ve üretime ilişkin her türlü faaliyetin birbiriyle uyum içinde olmasını sağlamaktır. Bu amaçlara uygun olarak tüm üretimin miktar, kalite, yer, zaman ve çalışacak insan gücü bakımından planlanması gerekir.
Planlama, üretimi yapılacak ürün hakkındaki verilerin analiziyle başlar. Belirlenmiş olan hedeflere ulaşmak üzere kaynakların kullanımı bir program hazırlanarak ana hatlarıyla verilir. Yani üretim planı, üretimin her kademesi için hedefleri, belirli zaman periyotları açısından ortaya koyar. Bu hedeflerin gerçekleştirilmesi de ana hedefi destekler. Üretim planlaması iki aşamada gerçekleştirilir:[1] Üretim programının hazırlanması ve fiili üretimin planlanması. Üretim programları bir işletmede belirli bir plan dönemi içinde hangi mamullerin, hangi miktarlarda ve ne zaman üretileceğini gösteren programlardır. Fiili üretimin planlanması; üretim hazırlıklarının planlanması ve işlemin planlanması aşamalarından oluşur.
Bir üretim planlaması faaliyeti için ön şart, talep raporudur. Üretilecek ürünlere ait talep şekli planlama faaliyetini sınırlayabilmekte ve üretim planlaması döneminin süresini etkileyebilmektedir. [2] Talep tahmini, üretim planlamanın başlıca girdisidir. Talep tahmini, planlanan dönem içinde işletmenin ne kadar süre faaliyette bulunacağını saptamaya yardımcı olur. Diğer girdiler yeni ürünlerle, eski ürünlerde yapılacak düzenlemelerle veya üretim sürecinde önerilen değişikliklerle ve finansman kontrolden sağlanan parasal sınırlar ve bütçe sınırlamaları ile ilgilidir.
Üretim planlamada iki önemli sonuç elde edilir. Bunların biri fabrikanın geliştirilmesiyle ilgili uzun dönemli planlardır. Bu aşamada ürünün ne kadar süre üretileceği ve yeni üründeki değişikliklerin üretim ve kaynak kapasitesi üzerindeki etkileri incelenir. İkinci aşamada bir yıldan az süreli planlar hazırlanır. Bu planlar özellikle mevcut kaynakların üretim gereklerinin tahsisi sorunlarıyla ilgilidir.
Üretim planlamasının üç düzeyi vardır: Uzun dönem, orta dönem ve kısa dönem. Yaklaşık 1-5 yıllık planlama dönemi olan uzun dönem üretim planlaması, teknolojik tahminlere bağlıdır ve işletme politikasını etkiler. Bu nedenle, üst düzey yöneticilerin kararları ve eğilimleri tarafından belirlenen uzun dönem üretim planlaması kapsam dışı bırakılmıştır. Diğer taraftan planlama dönemi bir ayla bir yıl arasında olan orta dönem planlama (ana planlama) ve kısa dönem üretim planlaması (detaylı planlama) derhal kullanılacak planları kapsar. Ana üretim planlaması üretim hızının ve işgücü düzeyinin tespiti ve böylece tamamlanmamış mal, stok düzeyinin talebi karşılamak üzere fazla mesai veya dışarıya iş verme ihtiyacının belirlenmesiyle ilgilenen orta dönem bir üretim planlamasıdır.[3] Operasyonların planlanması ana planın temelini oluşturur.
Üretim planlamasının amacı gerek duyulan (tahminlerle saptanmış) mal ve hizmetlerin üretiminde kullanılacak tüm kaynakların istenen yer ve zamanda istenen miktarda bulundurulmasını garanti etmek ve kaynak israfını (boş zaman, aşırı hammadde ve üretim stoku tutma) en aza indirmektir. Üretim planlamanın önemi üretim sisteminin gelişmesine paralel olarak hızlanmıştır.[4]
Ürettiğini satabilen başarılı firmalar, normal karlarını sağlamakla birlikte sonraki yıllara ait yaptıkları satış tahminlerini temel alan uzun vadeli üretim planları da hazırlayabilirler. Satış tahminlerinin isabetli yapılabilmesi, aşağıdaki gibi konularda ayrıntılı çalışmalar yapılmasını, geçmişin satış istatistiklerini iyi değerlendirilmesini gerektirir ve kamuyu, satın almak için hazır duruma getirme çalışmalarına önem verilmesi de geleceğin satış planlarının hazırlanması ile birlikte, gerçekçi üretim hazırlıkları birbirini izler. Bu hazırlıklarda ele alınan konuların temelinde, " Nerede?, Ne kadar?, Ne kalitede? , Ne satılabilir? Ve toplamın satın alma gücü halen ne kadardır?, değişebilir mi? " sorunları vardır.[5]
a. Reklam kampanyalarının planlanması
b. Bütçe kontrolü için standartlar hazırlanması
c. Fabrika kapasitesinin ayarlanması
d. Sermaye harcamalarının planlanması
e. Üretimin planlanması
f. Mamul geliştirilmesi (değer analizi)
g. Teknoloji araştırma programlarının yapılması
h. Pazar ve pazarlama araştırması
Satış tahminleri, hangi miktarda ne satılabileceğini, kar edilip edilmeyeceğini tespit etmek ve sonuçlara göre gereken tedbirleri almak için sistemli inceleme ve çalışmayı gerektirir.
2.2. TALEP KAVRAMI VE TANIMI
Talep, bazı şeylerin değişmediği varsayımı ile alıcıların her fiyat seviyesinde bir maldan, zaman birim başına, satın almak istedikleri miktarları gösterir.[6] Talep kabaca , insanların, üretilmiş ya da üretilmesi düşünülen bir ürünü satın alma isteklerinin ölçüsüdür. Talep, ürün fiyatı ve üretim miktarı ile doğrudan ilişkilidir. Bu ilişkiyi belirtmek için talep eğrilerinden yararlanılır.
Talep ölçümü ya da talep tahmini kavramları, insanı bazen yanıltabilen birbirleriyle bağlantılı kavramlarla doludur. Bu kavramlar aşağıda şekil -2.2.'de gösterilmiştir.[7]
Tablo 2.1. Değişik Talep Kavramları
| PAZAR | İŞLETME |
TALEP | TOPLAM PAZAR TALEBİ | İŞLETME TALEBİ |
POTANSİYEL | PAZAR POTANSİYELİ | İŞLETME POTANSİYELİ |
TAHMİN | PAZAR TAHMİNİ | İŞLETME TAHMİNİ |
Kaynak:Hamdi İslamoğlu,Pazarlama Yönetimi ve Uygulamaları, Kocaeli, 1996, s.125
Bir malın toplam pazar talebi, belirli bir pazarlama programına göre, belirli bir pazarda, belli bir zaman süresinde ve belli bir tüketici gurubu tarafından satın alınabilecek toplam mal miktarıdır.
Pazar tahmini; beklenen pazarlama çabaları çerçevesinde oluşan talep düzeyi olarak tanımlanabilir. Talep, değişik pazarlama çabaları düzeyine bağlı olarak değişirse de, bu çaba düzeylerinden sadece biri gerçekleşecektir. Potansiyel pazar talebi; ideal koşullar altında bir pazarda talep edilebilecek en yüksek mal miktarını ifade eder. Pazar talebinin üst limitidir.
İşletmenin talebi, pazar talebinden işletmenin payına düşen bölümdür. İşletmenin talebi, işletmenin toplam endüstri pazarlama çabaları içindeki payına bağlı olarak artar.
İşletmenin pazarlama çabaları p ve Pazar payları s ile gösterilirse; işletmenin Pazar payı (sj) şu şekilde hesaplanır:
sj = pj/åpj (2.1)
2..2.1. TALEP EĞRİSİ
En kaba şekliyle bir talep eğrisi yukarıdaki şekilde gerçekleşir. Talep eğrisindeki talep, fiyat-miktar ilişkisi ile belirtilir. Talep eğrisi üzerindeki her noktada aynı kabul edilen faktörler aşağıdaki gibidir:[8]
Şekil -2.1. Talep Eğrisi
Kaynak : Erdoğan Alkin,Fiyat Teorisi, İstanbul Üniv. İktisat Fakültesi Yayınları, s.12
1.Tüketicinin parasal geliri (nominal geliri). Tüketicinin birim zamanda kullanabileceği para miktarı sabit kabul edilmelidir.
2.Talebinden bahsettiğimiz ürün dışındaki diğer bütün ürünlerin fiyatlarının değişmez olduğu kabul edilmelidir.
3.Tüketici zevklerine bağlı olarak yaptığı tercihlerin farklılık göstermediği kabul edilmelidir.
Ancak, yukarıda anlatılan faktörler sadece tüketicinin bir mala olan talebiyle ilgilidir. Öyle ki yukarıdaki talep eğrisi de bireysel talep eğrisidir. Bizim için önemli olan piyasaya ait toplam taleptir (Piyasa talebi). Piyasa talebi, bir malı satın alabilecek tüm alıcıların değişik fiyat seviyelerinde satın almaya razı oldukları toplam miktarlardır.
Talep eğrileri, normal olarak soldan sağa doğru azalma gösteren eğrilerdir. Yani talep edilen miktarlarla fiyatlar arasında ters yönlü bir ilişki vardır. Eğer bir malın fiyatı yüksek ise o mala olan talep düşük; mal ucuz ise o ürüne olan talep yüksek olacaktır. Buna iktisatta talep kanunu adı verilir.[1]
Talebin Esnekliği:
Talep eğrisi üzerinde bir noktadan bir başkasına geçilmesi malın fiyatının değiştiğini, buna bağlı olarak da talep miktarının arttığını veya azaldığını gösterir. Ancak talep miktarının fiyat değişmesi karşısında gösterdiği duyarlık her mal için ve herhangi bir mal için her zaman aynı değildir. Talep esnekliği talep miktarının fiyat değişmeleri karşısındaki duyarlığının bir ölçüsüdür.[2]
Talebin Değişmesi:
Yukarıda da belirtildiği gibi talep eğrisi üzerindeki her noktada özellikler sabit olduğuna göre, eğri üzerindeki bir noktadan yine o eğri üzerindeki diğer bir noktaya geçişte talepte bir değişiklik olmaz. Talebin değişmesi için talep eğrisinin kayması gerekir.
Şekil 2.3. Talebin Değişimi
Kaynak: Erdoğan Alkin,Fiyat Teorisi, İstanbul Üniv. İktisat Fakültesi Yayınları, s.14
Bir talep üzerindeki bir noktadan aynı eğri üzerindeki başka bir noktaya gidilirse talepte bir değişiklik olmaz. Talebin değişmesi için talep eğrisinin kayması gerekir. Bir önceki sayfadaki şekil bunu göstermektedir. T2 talebi sağa kayarak T talebine dönüşür ve bunun sonucunda talep artar. Çünkü her fiyat seviyesinde talep edilen miktarlar eskisinden daha yüksek olur.
Sonuç olarak talep eğrisinin sağa doğru kayması talebin arttığını, sola doğru kayması talebin azaldığını gösterir. Talep değişmesinin sebebi, fiyat haricindeki etmenlerin devreye sokulmasıdır. Yani yukarıda anlatılan bireysel talep bahsinde, değişmez kabul edilen değerler değişirse talep değişir. Bunlar; tüketicinin nominal gelirinin artması, adı geçen mal dışındaki diğer malların fiyatlarının değişmesi, tüketici zevklerinin değişmesi şeklindedir. Piyasa talebinin değişmesi de bireysel talepteki her türlü değişimle gerçekleşir. Piyasa talebi de tüketici taleplerinin toplamından oluştuğu için tüketici sayısının artması talebi arttıracaktır. Bunun gerçekleşmesi için talebi etkileyen diğer bütün etmenlerin sabit olması gerekir.
2.2.2. TALEP TAHMİNİ VE ÜRETİM PLANLAMA İÇİNDEKİ YERİ
Talep tahmini, tüketicilerin gelecekte ne miktar mal ve hizmet talep edeceklerinin kestirilmesi işlevidir.[3] Başka bir ifadeyle üretilmesi düşünülen ürünün tüketiciler tarafından tercih edilme miktarının, çeşitli yöntemler kullanılarak tahmin edilmeye çalışılması işlemidir. Talep tahmini, üretim planlama çalışmasının temelini oluşturur. Üretilmesi düşünülen ürüne ne kadar talep olacağını bilmeden yapılan bir planlama gerçek bir planlama sayılamaz.
Talep tahminleri üretim planlama departmanının sorumluluğu altında olmamasına rağmen, talep tahminlerinin ortaya çıkardığı sonuçlardan en fazla yararlanan ve etkilenen üretim planlama departmanıdır. Üretim planlarının hazırlanmasından, hammadde tedarikinden, stok kontrolünden ve sapmaların önlenmesi çalışmalarından sorumlu olan üretim planlamanın dayandığı temel verilerin başında talep tahminleri gelir.
Talep tahminlerinde göz önüne alınması yararlı olan prensiplerden belli başlıları şöyle sıralanabilir[4]:
1. Miktar veya çeşit yönünden büyük olan gruplar için yapılan tahminler daha duyarlıdır.
2. Tahminlerin kapsadığı zaman aralığı kısaldıkça (kısa vadeye gidildikçe) duyarlık artar.
3. Her talep tahmin araştırmasında sapmaları belirleyecek hata hesaplamaları yer almalıdır.
4. Herhangi bir talep tahmin araştırmasının sonuçlarını uygulamaya geçmeden önce kullanılan yöntemin testi yapılmalıdır.
Talep tahmini, çeşitli yöntemler yardımıyla gerçekleştirilebilir. Bunlara aşağıdaki konuda deyinilmiştir.
2.3. TALEP TAHMİN YÖNTEMLERİ
Bir talep araştırmasının güvenilirliğini belirleyen en önemli faktör verilerin doğruluğudur. Verilerin talep araştırmasının temelini oluşturmasına rağmen hesaplama yönteminin yanlış seçilmesi veya kullanılması, toplanan veriler doğru olsa bile talep araştırmasının geçerliliğini yitirmesine neden olacaktır. Bunun için talep tahmin yönteminin doğru seçilmesi araştırma için hayati önem taşımaktadır.
Bir çok kaynakta talep tahmin yöntemlerinin iki başlık altında toplandığını görmekteyiz. Bir grup 'görüş alma' şeklinde gerçekleşen, tecrübe ve sezgiye dayanan yöntemler grubunu oluştururken (dolaysız talep tahmini), diğer bir grup da gösterge ve istatistik yöntemlerinin kullanılarak talep tahmininin yapılması grubudur (dolaylı talep tahmini). Bu yöntemleri aşağıda kısaca anlatmaya çalışacağız.
2.3.1 DolaysIz Talep Tahmİn Yöntemlerİ
Bu yöntemlerde işletmede çalışan kişilerin, talep tahmini yapılacak departmanda çalışanların, yöneticilerin ve konuyla ilgisi bulunan insanların görüşleri alınır. Sistematik bir biçimde toplanan bu bilgiler analiz edilir. Buna görüş toplama (= collective opinion) adı verilir.[5]
Bazen doğrudan doğruya tüketici veya malı kullanacaklara yönelik anket ve formlar hazırlanarak onların düşünce ve beklentileri öğrenilebilir. Fakat iletişim kurmadaki hatalar bu yöntemin yeterince objektif olamayacağını ve verilerin tartışmaya açık halde olduğunu bize göstermektedir.
Dolaysız talep tahminleri, düşük maliyetli olması itibariyle halen irili ufaklı birçok işletme tarafından kullanılmaktadır. Tecrübeli kişilerin etkin biçimde kullanılması ve karmaşık işlemlere gerek duymayan basit yöntemler olması, dolaysız talep tahminlerinin diğer bir avantajıdır.
Bu avantajların yanında bu tip yöntemlerin birçok handikap içerdiğini de belirtmek gerekir. Tamamen insanların görüşlerine dayandığı için bilimsel yönü zayıftır. Tecrübesiz kişilerin çalıştığı bir işletmede, kişisel yanılgıların etkisi, uygulanan yöntemin başarısızlığa uğramasına neden olabilir.
2.3.2 .DolaylI Talep Tahmİn Yöntemlerİ
Ülkenin belirli bir zaman aralığındaki ekonomik faaliyetlerinin istatistik verileriyle çıkarılarak, bu verilerle ürünün talebi arasında bir bağlantı kurularak, bu bağlantının istatistik yöntemlerle ispatlanmasıyla yapılan talep tahminleridir. Elde edilen göstergelerle, ürünün talebi arasındaki ilişki zamanla değişebilir. Bunun yanında talebi etkileyen diğer faktörlerin oranının değişebileceğine de dikkat edilmesi gereklidir. Aşağıda dolaylı talep tahminlerinin kısaca açıklamaları yer almaktadır.
2.3.2.1 .ZAMAN SERİLERİ ANALİZİ YOLUYLA TALEP TAHMİNİ
Bu yöntemde geçmiş dönemlere ait verilerden yararlanılarak, geçmişte yapılmış olan gözlemlere dayanarak, ileriye yönelik tahminlerde bulunulur. Eldeki eski dönemlere ait bilgilerin istatistiği değerlendirmesi yapılarak, trendler (belirli değişim biçimi) saptanarak, gerçekleşmesi muhtemel talep seviyesi tahmin edilebilir. Zaman serileri analizi iki değişken arasındaki lineer bağıntının araştırılmasından başka bir şey değildir. Gelecekteki dalgalanmaları, değişimleri kontrol altında tutabilmek için trend doğrusunun etrafına (3s,-3s) veya (-2s,+2s) uzaklıkta kontrol limitleri çizilebilir. Bu sınırların dışında kalan değerler, mevsim etkisinin dışında kalan nedenler olduğunu gösterir.[6]
Grafikle Gösterme Yöntemiyle Talep Tahmini:
Bu yöntem, basit trend yönteminin geliştirilmiş halidir. Talep tahmini yapılacak zaman serisi için, önceki yıllara ait değerler grafik üzerinde gösterilir. Gelişme bir eğri ya da doğru ile belirtilir. Gelecek yıllara ait talep tahmini eğrinin biçimine göre göz kararı yapılır. Bu yöntem göze hitap eder.
Şekil 2.4. Gelecek Yıllara Ait Talep Tahmini Eğrisi
Önde Giden Göstergeler Yoluyla Talep Tahmini:
Ekonomide çeşitli göstergeler söz konusudur. Bunlar iktisadi gelişmelerin habercileridir. Başlıca gösterge tipleri aşağıdadır:
(1) Gayri safi milli hasıla
(2) Milli gelir
(3) Kişi başına milli gelir
(4) Nüfus artışı
(5) Kredi oranları
(6) Fiyat gelişmeleri
(7) İstihdam ve ücretler
(8) Para ve kredi arzı
(9) Stok hareketleri
(10) Para politikaları
(11) Enerji tüketimi
(12) Kamu ve özel kesim harcamaları
(13) Ödemeler dengesi
(14) Tarım, sanayi ve hizmet sektörlerindeki üretim miktarı
İşte bu ve bunun gibi göstergeler yardımıyla malların tüketimi fiyatları arasında korelasyon araştırılır. Göstergeler arası ilişkilerden bir sonuç çıkarılarak ileriye dönük tahminlerde bulunulabilir.
Yarı Ortalama Yöntemiyle Talep Tahmini:
Bu yöntemde geçmiş yıllara ait seriler iki kısma bölünür. Daha sonra her iki bölümdeki değerlerin ortalaması alınır. Elde edilen ortalamalar grafik kağıdına işaretlenir ve daha sonra bu iki noktayı birleştiren bir doğru çizilir. Bu doğrunun uzantısı, gelecekte gerçekleşmesi muhtemel talep miktarını belirler.
Hareketli Ortalama Yöntemi İle Talep Tahmini:
Bu yöntemde ele alınan seriler, üçerli, dörderli, beşerli veya daha fazla sayıda gruplandırmaya tabi tutulurlar. Öncelikle birinci grubun ortalama değeri aynı grubun orta hizasına yazılır. Daha sonraki gruplamalarda da bir önceki grubun ilk sayısı terk edilerek birinci gruptan sonraki ilk sayı bu gruba dahil edilir. Bu grubun da ortalaması alınarak grubun orta hizasına yazılır. Sonraki işlemlerde bir önceki grubun ilk değeri atılarak devam edilir. Yapılan işlemler sonucunda satış miktarı belli olan en son devreye ulaşılır. Daha önceden işleme girmiş olan en eski devreye ait satış miktarı işlem dışı bırakılır.
Bulunan ortalamalar grafikte işaretlenip, arasından doğru geçirilir. Doğru uzantısı ileriki yıllara ait talep tahmini yapmamıza olanak sağlar. Ancak, bir takım tahmin sapmalarının olabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
Hareketli ortalamalar yöntemi, mevsimlerin talep üzerindeki etkisini belirgin olarak ortaya çıkarır.
2.3.2.2. EN KÜÇÜK KARELER YÖNTEMİYLE TALEP TAHMİNİ
Bu yöntemin esası; seçilen iki değişken arasındaki münasebetin en doğru şekilde belirtilmesi ve noktalar arasından geçirilecek olan doğrunun, noktalara olan uzaklıkları toplamının minimum yapılması işlemlerinden ibarettir. Güvenilirliği oldukça yüksek olan bir yöntemdir. Uygun veriler kullanıldığı takdirde, sağlıklı sonuçlara ulaşmak olasıdır. Zaman serisinin eğilimi eğri şeklinde de olabilir. Bu yüzden verilere göre değişik denklemler kullanılır. Bu denklemler; doğru denklemi, parabol denklemi, üssel düzeltme denklemi ve yarı logaritmik eğri denklemleri olabilir.
2.3.2.3. REGRESYON ANALİZİ VE KORELASYON YÖNTEMİ
Bu analizlerin insan gücü planlamasına uygulanası ile, söz konusu olabilecek başka belirleyici etmenlerde ortaya çıkabilecek değişikliklerin personel ihtiyacı üzerinde yapacağı etkilerin araştırılması olacaktır. Daha açık olarak, satışlar, sermaye, karlar üretim hacmi gibi global nitelikteki işletme değişkenleri ile personel miktarı ya da ihtiyacı arasındaki ilişkiler bu analizler yardımıyla incelenebilir. Çünkü, regrasyon korelasyon analizleri, personel miktarı ile yukarıda söylenen değişkenlerden biri veya birkaçı arasında ortaya çıkabilecek ilişkileri araştırmayı olanaklı kılar.[7]
Regresyon-korelasyon yönteminde, ilişkinin türünden bağımlı olarak doğrusal ve eğrisel korelasyonlardan söz edilebilir. Ayrıca analize birden fazla değişken alındığında , çoklu (katlı) korelasyon işlemleri ile ilişkinin özellikleri belirlenebilir. Böylece uzun ve karmaşık işlemler gerektiren Regresyon-korelasyon analizlerinde, bilgisayar programlarından yararlanmak kolaylık sağlayacaktır.[8]
Regresyon analizi, geçmişteki talebi etkileyen faktörlerin, gelecekte de söz konusu olacağı varsayımının kabul edilmesiyle uygulanabilir. Geçmiş dönemlerde hayata geçen tahmin genel trendinin geleceğe yansıtılması regresyon analizidir.
Elde edilen bu trendin gelecekte oluşan tahminlerle uyumluluk göstermemesi sadece tesadüfi dalgalanmaların sonucudur. Regresyon analizinde de kontrol limitleri uygulanır. Kontrol limitlerinin iki temel yararı vardır:[9] Gerçek talep oluştuğunda, limitlerin içinde kalıp kalmadığı, dolayısıyla kabul edilebilir bir değer olup olmaması hakkında fikir sahibi olunur. Ayrıca kontrol limitleri üretim planlama için, üretim kaynaklarını kullanmada önemli bir avantaj sağlar.
Regresyon< analizinde dikkat edilmesi gereken noktalar şunlardır: Öncelikle yukarıda da belirttiğimiz gibi trendin değişmeyeceğini varsaymak mecburiyetindeyiz. Daha çok kısa aralıklarla tahmin yapılırsa başarılı olunur. Regresyon analizi çok sayıda veri gerektirdiği için çok çeşitli mamuller üreten işletmelerde kullanılması daha zordur.
korelasyon iki ya da daha fazla çok sayıdaki, değişken arasındaki ilişkiyi gösterir. İlişkinin miktarı bir sayıyla belirtilir. Bu sayıya da koralelasyon katsayısı ( r ) ya da ilişki katsayısı denir. [10] Birden çok istatistiği seri arasında kurulan ilişkide bir değişken, diğer açıklayıcı değişkenlerin fonksiyonu olarak tespit edilir. İki değişken arasındaki bağıntının derecesini korelasyon katsayısı ölçer. Korelasyon katsayısı -1' le +1 arasındadır. Korelasyon katsayısının özellikleri ;[11]
Korelasyon katsayısının değeri, her iki değişkenin ölçü birimlerine bağımlı değildir. Örneğin, X ölçü birimi mm, cm veya m, Y ölçü birimleri gr, kg veya ton olsa, korelasyon katsayısının değeri değişmeyecektir. Korelasyon katsayısı iki sayısal değişken arasında kaynaklanan doğrusal ilişkinin kuvvetini ölçer.
Korelasyon katsayısının değeri, iki değişkenden hangisine X denilirse denilsin değişmez. Bu regrasyon analizindeki durumun tersi olarak görülür.
Korelasyon katsayısının değeri -1 ile +1 arasında değişir. Korelasyon katsayısının değeri üst limit olan +1'e yaklaştıksa iki değişken arasında önemli pozitif (düz) ilişki olduğu,
-1'e yaklaştıkça önemli bir negatif ters ilişki olduğu anlaşılır. Korelasyon katsayısının değerlerini aşağıdaki şekilde kabaca sınıflamak olasıdır.
r>= 0.8 veya r<=0.8 ise ilişki kuvvetli
0.5<R<0.8 veya -0.8<R<0.5 ise ilişki orta dereceli, ılımlı
r<=0.5 ise ilişki zayıf denilebilir.
Nokta diyagramında bütün noktalar eğimi pozitif olan bir doğru üzerinde ise, r'nin değeri birdir. Aynı şekilde bütün noktalar eğimi negatif olan bir doğru üzerinde ise r=-1 dir.
Korelasyon katsayısının değeri, X ve Y' nin ne kadar doğrusal olarak ilişkili olduğunun ölçüsüdür. Nokta diyagramında gözlem noktaları ne kadar bir düz çizgiye yakınsa Korelasyon katsayısı o derecede uç değere yaklaşır.
Korelasyon katsayısının değeri kuvvetli olsa bile bu, bize değişkenlerin birinin neden, diğerinin sonuç olduğunu göstermez. Zira bu değişkenleri etkileyen başka birçok değişkenin varlığı kuvvetle muhtemeldir.
Regrasyon-korelasyon yöntemleri çözüme alınan değişkenlerin sayısına bağımlı olarak incelenebilir.
2.3.2.3.1. DOĞRUSAL REGRASYON VE KORELASYON YÖNTEMİ
Herhangi bir işletmenin gelecekteki insan gücü ihtiyacı satışlar ile personel miktarları arasındaki ilişkiden hareketle tahmin edileceği düşünülürse bu durumda yıllara ait satış miktarları ve personel miktarları ele alınarak aralarındaki ilişkinin derecesine bakılır.
Satışlar (X) bağımsız değişken olarak alınıp personel miktarı (Y) ondan bağımlı kabul edilirse, regrasyon denklemi şu şekilde olur;
Y=a+bx (2.2)
(2.3)
a = xort - b.yort (2.4)
bağıntılarıyla hesaplanabilir. Ayrıca standart sapmasın da (2.4)'de ki gibi bağıntıyla bulabiliriz.
(2.5)
2.3.2.3.2. EĞRİSEL REGRASYON VE KORELASYON YÖNTEMİ
Dağılma diyagramında (X,Y) değerlerinin oluşturduğu kesişme noktalarının eğilimi bir eğri olarak yorumlanırsa, o zaman eğrisel bir regrasyon söz konusu olur. Burada regrasyon ve korelasyon katsayıları eğrisel temele göre hesaplanarak yorumlanır.[1] Bir işletmenin insan gücü ihtiyacını, üretim hacmi ve personel miktarı arasındaki ilişkiden hareket ederek tahmin edilebileceği düşünülürse, tahminler eğrisel olarak yapılabilir.
Üretim hacmi (X) bağımsız değişken olarak alıp, personel miktarını (Y) ondan bağımlı kabul edersek regrasyon denklemi şu şekilde olur:
Y= a+bX+cX2
Regrasyon denklemindeki a, b, c parametrelerini bulmak için en küçük kareler yöntemi ile işlemler yapılabilir.
Y= a+bX+cX2
åY = n.a+ båX+ cåX2
åXY = aåX+ båX2+ cåX3
åX2Y= aåX2+båX3+cåX4
İşletmenin üretim değerleri ve personel değerleri bu denklemlerde yerine konarak a, b, c parametreleri bulunur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder